
Bir biyomedikal teknikeri veya sağlık profesyoneli olarak, EKG cihazından aldığınız sinyalin anlamsız dalgalanmalarla dolu olduğunu görmek kadar can sıkıcı çok az durum vardır. Tıbbi literatürde ‘artefakt’ olarak da bilinen EKG parazitlenmesi, doğru tanıyı gölgeleyen ve tekrarlanan çekimlere neden olarak hem zaman hem de kaynak kaybettiren oldukça yaygın bir sorundur. Ancak endişelenmeyin, bu sorunu en aza indirmek ve her defasında güvenilir sinyaller almak elinizde. Bu rehberde, sahadaki tecrübelerle kanıtlanmış, EKG parazitlenmesini önlemeye yönelik 3 altın kuralı adım adım ele alacağız.
1. Altın Kural: Kusursuz Elektrot ve Hasta Hazırlığı
Çoğu EKG parazitlenmesi vakasının kökeninde, aceleye getirilen veya yeterince önemsenmeyen basit bir adım yatar: hazırlık. Unutmayın, en gelişmiş EKG cihazı bile cilt ile düzgün bir elektriksel temas kuramazsa temiz bir sinyal üretemez. İşte bu temeli sağlam atmanın yolları:
- Cildi Yağ ve Kirden Arındırın: Elektrotları yapıştırmadan önce bölgeyi alkollü bir bezle silmek, cilt üzerindeki yağ, ter ve losyon kalıntılarını temizler. Bu basit işlem, elektrotun cilde tam olarak yapışmasını sağlar ve sinyal direncini (empedans) önemli ölçüde düşürür.
- Kılları Kontrol Edin: Yoğun kıllanma olan bölgeler, elektrotun cilde tam temasını engeller ve hava boşlukları yaratarak sinyalde gürültüye neden olur. Gerekli durumlarda bölgeyi nazikçe tıraş etmek, sinyal kalitesinde anında gözle görülür bir artış sağlar.
- Elektrotların Tazeliğini Kontrol Edin: Kulağa basit gelebilir ama kurumuş bir elektrot jeli, işlevini yitirmiş demektir. Elektrot üzerindeki iletken jel, sinyalin vücuttan cihaza net bir şekilde aktarılmasında kilit rol oynar. Her zaman ambalajı yeni açılmış, jeli kurumamış ve kaliteli elektrotlar kullanmaya özen gösterin.
- Doğru Noktayı Bulun: Elektrotları mümkün olduğunca kemikli çıkıntılardan uzağa, düz ve geniş kas dokusu üzerine yerleştirmeye çalışın. Bu, özellikle hasta hareket ettiğinde veya konuştuğunda oluşabilecek kas titremesi (miyoelektrik artefakt) kaynaklı parazitleri en aza indirir.
Sadece bu hazırlık adımlarına birkaç saniye daha fazla ayırarak, daha sonra dakikalarca sürebilecek bir “parazit avı”nın önüne geçebilirsiniz.
2. Altın Kural: Kablo Kontrolü ve Düzeni
Hasta ile elektrotlar arasındaki bağlantıyı mükemmelleştirdiniz. Şimdi sıra sinyali cihaza taşıyan otoyollarda, yani kablolarda. Unutmayın, EKG kabloları çevredeki elektriksel gürültüyü toplayan hassas birer anten gibi davranabilir. İşte bu “antenleri” doğru ayarlamanın yolları:
- Gözle Muayene Hayat Kurtarır: Her kullanımdan önce hasta kablosunu ve lead’leri hızla gözden geçirin. Yüzeydeki küçük bir çatlak, ezilme veya konnektörlerdeki bir oksitlenme, sinyal yolunda büyük bir dirence ve dolayısıyla parazite neden olabilir. Şüpheli bir kabloyu “belki çalışır” diye riske atmayın, doğrudan değiştirin.
- Güç Kablolarından Uzak Durun: Bu, en sık yapılan ve en çok parazite neden olan hatalardan biridir. EKG hasta kablolarını, yatağın motoru, infüzyon pompası veya monitörün güç kablolarıyla yan yana ve paralel şekilde uzatmaktan kesinlikle kaçının. Güç kablolarının yarattığı elektromanyetik alan, EKG sinyaline doğrudan etki ederek şebeke artefaktına (Türkiye için 50 Hz gürültüsü) yol açar.
- Kablo Hareketini Sabitleyin: Hastanın üzerinde serbestçe sallanan kablolar, EKG‘nin temel hattında (baseline) yavaş ve geniş dalgalanmalara neden olur. Kabloların ana gövdesini hastanın yattığı yere veya bir örtüye gevşekçe sabitleyerek bu hareketi kolayca en aza indirebilirsiniz.
- “Kablo Spagettisi” Yapmayın: Birbirine dolanmış, karmakarışık bir kablo yumağı, parazit toplama olasılığı daha yüksek olan kapalı döngüler oluşturur. Kabloları mümkün olduğunca serbest, düzgün ve düzenli tutmak sinyal temizliğine katkı sağlar.
3. Altın Kural: Çevresel Parazitleri Azaltma
Hasta hazır, kablolar düzenli… ama sinyal hala istediğiniz gibi değil. Bazen sorun, sizden veya cihazdan değil, odanın kendisinden kaynaklanır. Ortamdaki görünmez elektriksel “sis”, en temiz bağlantıyı bile bozabilir.
- “Gürültücü Komşuları” Uzaklaştırın: Hastanın başucundaki cep telefonu, açık bir televizyon, tablet veya floresan lamba gibi basit elektronik aletler, ciddi birer parazit kaynağıdır. EKG çekimi sırasında bu cihazları hastadan en az bir metre uzağa koymak veya mümkünse kapatmak, sinyalde anında bir iyileşme sağlayabilir.
- Topraklamanın Gücünü Kullanın: EKG cihazının takılı olduğu prizin kesinlikle topraklı olduğundan emin olun. Düzgün bir topraklama hattı, cihazın üzerinde biriken statik elektriği ve çevreden gelen parazitleri güvenli bir şekilde boşaltarak sinyalin temiz kalmasını sağlayan bir paratoner görevi görür.
- Hastanın Konforunu Sağlayın: Üşüyen veya endişeli bir hasta, farkında olmadan kaslarını kasabilir. Bu durum, ‘kas artefaktı’ olarak bilinen ve sinyali bozan sürekli bir titremeye neden olur. Hastanın üzerini bir battaniye ile örtmek ve onu sakinleştirmek, bu tür parazitleri önlemenin en insancıl ve etkili yoludur.
- Cihazın Filtrelerinden Faydalanın: Çoğu modern EKG cihazı, şebeke gürültüsünü (50 Hz) veya kas titremelerini dijital olarak baskılamak için dahili filtrelere sahiptir. Genellikle varsayılan olarak açık olan bu filtrelerin menüden aktif olduğundan emin olun. Bu, diğer tüm adımlara rağmen devam eden inatçı parazitler için son çaredir.
Gördüğünüz gibi, EKG parazitlenmesi genellikle karmaşık bir arızadan ziyade, dikkat ve özenle aşılabilecek temel sorunlardan kaynaklanır. Hasta hazırlığına özen göstererek, kablolarınızı doğru yöneterek ve çevresel faktörleri kontrol altına alarak artefakt sorununu büyük ölçüde ortadan kaldırabilirsiniz. Bu üç altın kuralı alışkanlık haline getirdiğinizde, her çekimde doğru teşhise zemin hazırlayan net ve güvenilir EKG sinyalleri elde edeceksiniz.